masumiyetimizin ve çocukluğumuzun her şeyidir bu arsa. zira bu arsada öyle güzel kurallar vardır ki, hiçbir kanun ve yasa o kurallardan daha etkili değildir. ve hiçbir zaman olamaz.
3 korner 1 penaltıdır mesela.
adamın gol diyor dediğimiz an, tüm kurallar askıya alınır. mesela benim en hoşuma giden kural kaleci boyudur. kaleci elini kaldırdığında top kaleci boyundan 2 karış yukarıdan giderse o gol sayılmaz.
adalet vardır bu arsada. nizam vardır. toplumun kendi kendini yönetmesidir bir nevi. gerçek demokrasi bu arsa üzerinde gerçekleşen her şeydir. evden getirilen salçalı ekmek ya da aşırı yorulduğunda su içmek için bir hakemin düdüğü gerekmez. saygı vardır her şeyden önce. kasti girilmez, pis burun denenmez, abanılmaz...
ütopyadır bu arsa.
sırtımızdaki formalara numaraları anamız dikmiştir. herkesin forması farklıdır. birinin ki atletten bozmadır, diğerinin ki tişörtten. yine de kimse takım arkadaşını karıştırmaz.
bu eşsiz ütopyanın yaşandığı arsaya sonra bir gün iş makinaları gelir. ütopyanın çocukları, o 15-20 çocuk, dizleri soyuk halde kenardan izler, herkesin yüzü gözü kirli ama kalbi tertemizdir. iş makinaları arsayı eşmeye başladığında o 15-20 çocuk ayaklanır. birbirinin omzuna tutuna tutuna evlerine doğru yol alır. işte o çocuklar belki de o gün büyür.